30 Mayıs 2012 Çarşamba

bebeğimin uykusu gelmiş...

Şu sıralar bebeğimi uyutma yöntemleri ile ilgili çeşitli denemeler ve yorumlar konusunda kara kara düşünür oldum. Bebeğimin uyku düzeni için, ne yapmalıyım ve ne yapmamalıyım konusunda kararsız kaldım.Kendi kendine uyumalı mı? Bunu ne zaman öğrenmeli? Öğrenmezse ne olur? Sallayarak uyutmalı mıyım? Sallamadan mı uyumalı? Ayakta sallamalı mıyım? Yoksa ayakta sallamak kötü bir yöntem mi?Çarşafa koyup sallasak ne olur? Uyumak istemiyorsa ağlaya ağlaya uyumasını mı beklemeliyim?Yoksa uyumuyorsa uyumasın mı?  Nasıl olsa uyuyacak deyip, kendi haline mi bırakmalıyım?

Farklı yöntemler ve farklı görüşler var. Ama en kötüsü bence kendi kendine uyumaya alıştıracağım diye bırakıp, ağlata ağlata uyumasını sağlamak.Bunu destekleyen bilimsel yöntemler de var. Bu yöntemlerde  uyku öncesi rutini oluşturuluyor. Örneğin uyku öncesi banyosunu yaptırmak, pijama giydirmek, diş fırçalamak gibi ,her gece aynı şekilde tekrarlanan bir düzen olması gerekiyor. Ama temelde bebeği ağlatarak uyutma söz konusu olduğu için  benim uygulayabileceğim bir yöntem değil.Bebeği ağlatmak anneye ihtiyaç duyduğu anlarda yanında olamamak ve onu kendi haline terk etmek ileride giderilemeyecek hasarlara yol açabilir.Anne ile bebek arasındaki bağ bu yöntemle azalabilir.Bu yüzden bu çookkk bilimsel yöntemi hiç ama hiççç denemeye niyetim yok. Belki şu uyku öncesi rutini kısmı işe yarayabilir ama sadece bu kısım.

Bence türlü türlü uyutma yöntemleri arasından en uygun olanı bebek kendisi seçecektir.Ben ayakta sallamamalıyım ya da çarşafa koyup sallayarak uyutmamalıyım gibi kendi kendimi şartlandırdıkça boş yere strese girdiğimi fark ettim. Önemli olan bebeğimin mutluluğu ve huzuru.Bir dönem ayakta sallayarak uyutmaya başlamıştım. O şekilde kolayca uykuya dalıyordu. Şimdilerde ayağımda sallamaya kalkınca kıyameti koparıyor. Çeşitli kitaplarda emzirerek uyutmanın yanlış olduğundan bahsediliyor. Bebeğin anne ile temas halinde olmasını nesi yanlış olabilir anlayamıyorum. Anne ile ne kadar iç içe olursa bebek o kadar huzurlu uyuyor. Okuduğum bir diğer  yazıda da, son zamanlarda yapılmış bir araştırmanın sonuçlarına göre, kucakta büyüyen çocuklar kolik olmuyormuş, iki yaş krizine girmiyor, davranış bozuklukları yaşamıyorlarmış. Nedeni  ise sürekli annelerine dokunmalarıymış.

Şu sıralar uyguladığımız yöntem, birlikte yatağa uzanmak. Bu şekilde hem  rahat bir şekilde emzirebiliyorum hem de dinleniyorum. Bu yöntem hem beni hem de onu mutlu ediyor. Kitaplardan okuduğum çeşitli yöntemlere değil de kendi iç sesimi dinlemeye karar verdim. Sonunda anladığım şu ;Bebek bakımı ile ilgili fazla teknik bilgiler ve kitaplardan okuduğum çeşit çeşit bilimsel yöntemler bana iyi gelmiyor. Fazla bilgi de insanda gereksiz stres yaratıyor. En mükemmel anne ben olacağım , en doğrusunu yapacağım diye boşa kürek çekmeden, içimden gelen sese göre, durum ne gerektiriyorsa o şekilde hareket eden rahat ve mutlu  bir anne olmak istiyorum...

28 Mayıs 2012 Pazartesi

buluşalım kaynaşalım !!


Çoktandır düşündüğüm ve gerçekleşmesini istediğim küçük çaplı bir projem vardı.Geçenlerde bebeğimin İngiltere'de yaşayan amcası ile konuşurken, onların  ilk bebekleri dünyaya geldiğinde, aynı dönem doğum yapan ve yakın oturan annelerin bir araya geldiklerini sık sık görüştüklerini ve bu sayede zaman içinde, ailelerin ve çocukların de çok uzun süreli, çok güzel dostluklar kurduklarından  bahsetti.Tam da benim düşündüğümü uygulayan çok güzel bir sistem İngiltere'de uygulanıyormuş.Onlar daha hastanede, hamilelik sürecinde ve doğum sonrasında bu süreci başlatmanın temellerini atıyorlarmış.Aynı dönem hamile olan ve doğum yapan anneler (tabii eğer isterlerse) iletişim bilgilerini hastanede paylaşıyorlarmış ve sonrasında buluşma organizasyonunu başlatıyorlarmış.Hepsi ile değil ama bazıları ile çok güzel dostluklar kurmuşlar ve uzun yıllar bunu devam ettirmeyi başarmışlar...

Böylelikle benim de kafamda olan bu proje, daha da somut hale geldi.  Benim gibi yeni anne olmuş, bana yakın oturan anneler ile buluşup tanışmak, onlarla kaynaşmak, yeni dostluklar kurmak istiyorum.Bunu hem kendim için hem de bebeğim için istiyorum. Bebeğim kendi gibi, yaşıtları ile tanışıp, onlarla vakit geçirsin ben de onların anneleri ile kahvemi yudumlayıp, her annenin yaptığı gibi biraz bebeklerden, biraz havadan sudan sohbet etmek istiyorum.Zaman geçtikçe sohbetleri ve samimiyeti ilerletmek,  bebeklerimizi birlikte büyütmek, onların arkadaşlıklarını da pekiştirmek istiyorum. Bu mümkün mü acaba? Buradan sesimi duyurabilir miyim? Benim gibi düşünüp, bunu isteyen anneler var mııııı?

24 Mayıs 2012 Perşembe

sızdırmayan bebek bezi var mı??

Bebeğim biraz kilolanıp büyümeye başladıktan sonra,bebek bezleriyle yıldızımız bir türlü barışmadı.Ne zaman kaka yapsa kıyafetleri batıyor.Ben de çilekeş anam, garip anam, sürekli elde çamaşır yıkayarak lekeleri çıkarmaya uğraşıyorum.Çünküüü elde lekeleri çıkarmadan çamaşır makinesinde yıkanınca lekeler çıkmıyor maalesef.

Bu sorunu çözebilmek için türlü yöntemler geliştirdiysem de başarılı olamadım.Bir boy büyük bez, iki boy büyük bez, küçük bez, farklı markalı değişik bez. vs... vs...Bizim bezler illaki sızdırıyor.Galiba bizim oğluş normalden fazla kaka yapıyor:) ya da benim bilmediğim ve atladığım bir şeyler var bu çok bilimsel ve teknik konuda...

emir demiri keser!!



Benim başım şu sıralar, demir damlasıyla dertte:) Bu damlayı bir türlü vermeyi beceremiyorum.Ek gıda zaten yeterince zor yedirebiliyordum bir de üstüne bu damla   resmen kabusum oldu:) Rengi de tentürdiyot gibi.Evde her yer kıpkırmızı leke oldu.Emir'in kıyafetleri yetmezmiş gibi benim kıyafetlerim, halılar, koltuklar, her yer lekelendi.Üstüne üstlük evimde her şey bembeyaz:) Yıkanınca çıksa yine bir derece ama lekeler çıkmıyor bir türlü.Bu damlanın renksiz olanı yok mu acaba ?? Ben mi çok beceriksizim yoksa benim bebeğim mi çok inatçı anlayamadım.Hiç bir şekilde damlayı istemiyor.Onunla mücadelenin sonucunda da illaki bir yerler lekeleniyor. Böyle giderse evde lekesiz bir şey kalmayacak. Yardımmmm lütfennnn!!

22 Mayıs 2012 Salı

doktor civanım

Şu sıralar yeni bir şeyler yazmaya hiç vakit yok...Misafirlerimiz var...Amcamız dün ameliyat oldu.Neyse ki ameliyatı çok iyi geçti.Şimdi en kısa zamanda iyileşmesini bekliyoruz:)Emir erim amcasını çok sevdi...Amcası çabucak iyileşsin de Emir erim onunla yine oyunlar oynasın:)

 Bir süredir, Emir erim için yeni doktor arayışındaydım. Daha iyi olduğunu düşündüğüm bir hastaneden bulduğum bir doktordan deneme için geçen hafta sonuna randevu aldım. Bir önceki doktorumuz erkekti.Daha sevecen ve daha yumuşak olacağını düşünerek özellikle bayan bir doktor tercih ettim.

Randevuya gittik. Önceki doktorumuz çok hızlı muayene ediyor,detaya inip bize yeteri kadar bilgi vermiyor gibi gelmişti.Maalesef, bu doktorun da ondan hiç farkı yoktu. Üstüne üstlük bebeğimi soyup muayene için hazırladığımda, doktor gelip ona baktığı andan itibaren bizim ufaklık, inanılmaz sesli kahkahalar atmaya başladı.Kahkahaları muayene bitene kadar sürdü. Doktor buna dokundukça kıkırdıyordu.Fakat  bayan doktorda hiç tepki yoktu. İnanamadım... Bu kadar çok kahkaha atan bir bebeğe nasıl tepkisiz kalabilir bir insan inanamadım. Kim olsa böyle gülen bir bebeğe  gülümserdi diye düşünüyorum...Yeni doktorun ne kadar sevecen olduğunu siz düşünün artık...

Üstüne üstlük bir de şimdiye kadar hiç hastalanmayan bebeğime "boğazları kızarmış bir iki güne kalmaz hastalanır" dedi. Ben endişeyle ne gibi belirtiler olacağını ve böyle bir şey olduğunda ne yapmam gerektiğini sorduğumda da ; zorla lütfederek hiç bir şey yapmayın gibi saçma sapan bir cevap verdi...Sonraki üç dört günü endişe ile ne zaman hastalanacak diye bekleyerek geçirdim... Neyse ki bebeğim hastalanmadı. Özetle gelen gideni arattı. Şimdilik yine eski doktora devam edeceğiz galiba...İyi bir doktor bulmak ne kadar da zormuş böyle....Yorulmak yok...Aramaya devam....

Şu sıralar sürekli bir hareket halindeyiz.Misafirlerimiz babaannemizde kaldıkları için biz de sürekli oraya gidip, akşam eve geri dönüyoruz.Tabi ki çocukla bir yerden bir yere giymek bir hayli uzun sürüyor.Sürekli bavulla dolaşıyoruz.Hazırlanmamız da eskiye göre çok çok uzun sürüyor.Hal böyle olunca ,kocacığımın da  dilinde sürekli  bir "hadi" kelimesi... Kendisi sabah rutinlerini eskisi gibi eksiksiz yerine getiriyor bir güzel... Ben hazırlanmaya çalışırken, bunlara ilave otuz şey daha yapmaya çalıştığım için, dişimi bile fırçalamaya zor vakit buluyorum:)Tabi bu arada da "hadi" leri duyunca biraz  hırrrrrrrrrrrr .
Şimdilik iyi idare ediyoruz gibi.Bir de şu hadileri halledersek sorun kalmayacak:)



18 Mayıs 2012 Cuma

hazır organik ek besinler!!

Benim kafam karıştı... Evde tüm ek besinleri hazırlamak tabi ki çok sağlıklı, ama her zaman evde olup taze taze hazırlamak nasıl mümkün olacak?Marketlerde binbir çeşit organik meyve püreleri, sebze çorbaları ve muhallebiler görüyorum. Bunları kullanmak doğru mu değil mi acaba? Dışarıda olduğum zamanlarda evde hazırlama imkanı olmadığında içim rahat bir şekilde bu hazır gıdaları bebeğime vermeli miyim ?Yoksa her imkanı zorlayıp yine de kendim mi hazırlamalıyım?Bu gün bir tanesini alıp evde kendim denedim.Bir iki kaşık da bebeğime tattırdım.Kullanımı tabi ki çok pratik ama ama ama...

Ek gıdaya geçtik geçeli, kakalarımız yavaş yavaş masumiyetini kaybediyor:) Bakalım tam anlamıyla beslenince nasıl olacak? Bu gün fark ettim pırtlarımız da aynı şekilde :) Küçük bir pırttan sonra bu koku da ne böyle derken, farkkettim ki bizim ufaklıktan geliyormuş:) Büyüyoruz... Büyüdükçe yavaş yavaş masumiyetlerimizi kaybediyoruz.Olsun yine de çok tatlıyız:)Ben onun her şeyini severim:)


17 Mayıs 2012 Perşembe

bizim evin halleri

Şu günlerde ev halimiz biraz kalabalık.Uzak diyarlardan, Emir erimim amcaları bizi ziyarete geldiler.Bu yüzden bir kaç satır yazmaya bile  vakit ayırmam çok mümkün olamıyor...

Ek gıdaya geçtikten sonra, evde doğal yoğurt yapmak için yoğurt makinesi alalım diye düşünmüştük. Bir kaç modele bakıp almaktan vaz geçtim. Yoğurt yapmak ne kadar zor olabilirdi ki?? Annem yıllardır kendi yoğurdunu kendisi yapar... Ben de yapabilirim dedim ve  evde yoğurt yapmaya karar verdim.İlk denememde, acemi şansıyla  yoğurt yapmayı başardım.Herkese kendi imalatım yoğurdumu yedirdim. Bir sürü övgü aldım.Yoğurdum çok beğenildi.Sonra bana bir haller oldu. Dört beş kere  yapmayı denedim fakat hiç birinde tutturamadım. Hatta bir kere de kayınvalidem denedi o da olmayınca pes etmek üzereyken , e- bebek 'ten gelen bilgilendirme mailinde yoğurt makinelerinde, bir günlük % 55 indirim olduğunu gördüm. Hemen kocacığıma söyledim, o da gitti aldı.Dün akşam ilk denememizi yaptık. Sonunda yine yeni yeniden yoğurt yapmayı başardım...


Benim Emir erim, şu sıralar üst dişlerini çıkartmaya çalışıyor galiba, bir süredir ,dili sürekli dışarıda dolaşıyordu. Bu halleri o kadar komik ki :) Biz bu durumu çok eğlenceli bulurken, babaannesi bunu bizim öğrettiğimizi düşünerek bize kızıyor:)Tahminimce üst dişleri kaşımak için böyle bir yöntem bulmuş... Biz şimdilerde ona "dilli kaşarlı" diyoruz:) Bakalım o dil ne zaman içeri girecek...

Bir de şu sıralar yeni keşfettiği zıplama durumları var. Normal bir şekilde duramıyoruz.İçine yay kaçmış gibi sürekli bir yaylanma halinde . Tabi yaylanırken de dil yine dışarıda:) Bizim evde kimsede, ne kol kaldıi ne derman. Yorulan bir başkasına devrediyor. Daha ne kadar yaylanacağız merak ediyorum? Bizim kolların gücü tükenmek üzere.

Ek gıda sürecimiz ağır aksak devam ediyor... Çok başarılı olduğumuzu söyleyemeyeceğim. Şimdilik sadece elma suyu, armut püresi ve yoğurtta başarılı olduk. Sebze çorbası ve muhallebi de ağız sımsıkı kapanıyor.Bakalım bugün sebze çorbasını tekrar deneyeceğim. Muhallebi yapmak için her akşam uğraşıp uğraşıp, sonunda çöpe döküyorum... Ben bir süreliğine pes ettim. Bir zaman sonra tekrar deneyeceğim...

Artık baharın son demlerine geldik. Yakında yaza merhaba diyeceğiz:) Bizim yaz planımız anneannemizin ve dedemizin yanına yazlığa gitmek. Aslında bu hafta sonu gitmeyi planlıyorduk fakat güzel bir sürprizle amcalarımız ziyarete geldiği için bir iki hafta daha buralardayız.Güzel İstanbul'un yazı da baharı da ayrı güzel...

15 Mayıs 2012 Salı

anne olunca anladım!!

Az önce Emir erimi  uyuturken, onu kucağımda emzirip bir sağa, bir sola yavaş yavaş sallanırken, giderek ağırlaşan göz kapakları sımsıkı kapanırken, bir annenin çocuğunu nasıl böylesine sevebildiğini düşündüm. Sanki her gün bu sevgi daha da çoğalıyor...Büyüdükçe ona olan sevgim her geçen gün daha da mı artacak acaba? Eğer öyle ise ,insan böyle büyük bir sevgiyi kalbinde nasıl taşır ?

Onu  o kadar çok seviyorum ki, bazen ,ona bakarken nefesim kesiliyor.Uyusun diye beklediğim bebeğim, normal uykusundan biraz  fazla uyuduğunda bile onu özlüyorum..
Kucağımda uyuyakaldıktan sonra onu kokluyorum. Nasıl da hızlı büyüdüğünü görüp, O kokuyu hiç unutmamak için,o kadar çok içime çekiyorum ki, başım dönüyor...Ona bakıp ne kadar şanslıyım diyorum kendi kendime sonra da  teşekkür ediyorum beni annesi olarak seçip bana geldiği için...

Bir insan başka bir şeyi bu kadar çok sevebilir mi acaba.İkinci çocuk olunca onu da bu kadar sevebilir miyim diye merak ediyorum. Acaba bu sevgi ikiye mi bölünür yoksa çoğalarak ikiye mi katlanır? Onu da yaşayıp göreceğiz...


Şimdi bütün çocuklara daha bir farklı gözle bakıyorum... Onlara bakınca annelerinin onları nasıl sevdiğini biliyorum ve onlara bakarken de içim titriyor. O zaman anlıyorum ki anne olunca insanın kalbi büyüyor. Herkese yetecek kadar sevgi oluyor o kalpte...İki, üç, beş, on fark etmiyor, dünyanın bütün çocuklarını sevebilirim. Hatta ve hatta onu doğurmuş olmama bile gerek yok, eğer çocuk dünyaya getiremeyecek olsaydım, evlat edinirdim. Ve onu da en az kendi bebeğimi sevdiğim kadar severdim.Anne olmak demek, sadece dokuz ay karnında taşımak demek değilmiş.Ona bakmak, onu koklamak, onu doyurmak ve bir gülümsemesini görmek onu sevmek için yeterliymiş...Hiç bir karşılık beklemeden, seni sevip sevmemesini umursamadan, çıkarsızca ve amaçsızca sadece sevmek... İşte bu anne sevgisiymiş....

bugün :)





Teyzemiz anneler günü için bir demet kırmızı karanfil ile sürpriz yaptı:) Benim ilk anneler günümü kutladı:)





Üç yıldır inatla beklediğim , tamamen ümidimi kestiğim ve bir türlü çiçek açtıramadığım orkidem filiz çıkarttı:) Bugün yeni fark ettim ve çok sevindim. Merakla ilk çiçeğini bekliyorum. Bu orkideler ne kadar da nazlı oluyorlarmış böyle:) Üç yılda ancak keyfi geldi bizimkinin:)Ya da belki ben yeteri kadar sevip, konuşamadım onunla :)

Veeee en sonunda, doğumdan sonra ilk defa,  kuaföre gidebildim.Halimi siz düşünün artık :) Hamilelikte pırıl pırıl parlayan, gürleştikçe gürleşen saçlarım, doğumdan sonra öyle bir dökülmeye başkadı ki, kel kalacağım sandım. Sürekli aklımda olmasına rağmen bir türlü fırsat bulup da gidememiştim.Saçlarım uzadıkça uzadılar, üstelik sürekli sımsıkı tepemde toplu duruyorlardı. ( Mecburen çünkü şu sıralar Emir erim öyle bir saçımı çekiyor ki... On kaplan gücünde:) geçen gün elinde resmen bir tutam saçım vardı:) Zaten dökülüyorlar, bir de yetmezmiş gibi oğluşum  yoluyor saçlarımı) Bende kestirme kararı aldım ve kestirdim gitti:)

13 Mayıs 2012 Pazar

anneler günüm kutlu olsun:)


Bu gün benim ilk anneler günüm:) Benim de bir bebeğim var:) Ben de artık bir anneyim:) Anneler günü benim için önceden, annemin anneler gününü kutlamaktan ibaretti. Artık anlamı daha bir başka, daha bir güzel...
Annemin,tüm annelerin ve benim anneler günüm kutlu olsun:)

12 Mayıs 2012 Cumartesi

bugün ne yesem??

Bal?
Sahte…
Süt?
Bozuk…
Dondurma?
Hileli…
Su?
“Plastik damacanalar kanserojen!”
Peynir?
Kimyasal...
Salam,sosis,sucuk?
Katkılı...
Zeytin?
Boyalı...
Mısır?
GDO'lu
Pul Biber?
Kremit tozu...
Et?
İthal...
Tavuk?
Hormonlu...
Balık?
Çiftlik...
Kuru ekmek mi yiyelim kardeşim??
Tüketici Dernekleri Federasyonu açıkladı "ekmek değil zehir yiyoruz"
Kepek ekmeği yesek?
Kepek unu yerine gıda boyası kullanılıyor.

Fotosentez yapalım o zaman!!!

10 Mayıs 2012 Perşembe

teyzemizin sergisinden kareler!!

Bu akşam teyzemizin sergi açılış kokteyli vardı... Ailece oradaydık.Çok çok güzel bir sergi olmuş. Biz çok beğendik:)
Emir erim ilk sanatsal etkinliğine katılmış oldu:) Umarım teyzesi gibi sanatın her dalını sever:)

"blogger anneler" de röportajım yayınlandı :)

Röportajı Hazırlayan Ülkü

 
Bize kendinizden biraz bahsedermisiniz?
11.10.1978 doğumluyum.Otuzlu yaşlarıma kadar iyi bir eğitim, iyi bir kariyer derdindeydim. Hep çok yoğun bir tempoda çalıştım ve sosyal hayata, bu yoğun tempoda maalesef çok vakit ayırma fırsatım olmadı.Doğa ananın da yardımıyla artan annelik güdüsüne daha fazla karşı koyamadım ve 03.11.2011 tarihinde anne oldum.Şimdi eski bir iş kadını , yeni bir ev hanımı ve anneyim.

Blog tutma fikri ne zaman doğdu?
Blog tutma fikri, hamile olduğumu öğrendiğimde ,hamilelik tecrübelerini okuduğum diğer anne adaylarının bloglarıyla tanışmamla başladı.Hamilelik dönemimi de yoğun tempoda çalışarak geçirdiğim için maalesef bir türlü başlangıç yapamadım.Doğum sonrası alışma sürecini de daha yeni yeni atlattım. Şimdilerde kendime vakit ayıracak kısıtlı zamanlarımda bloğuma vakit ayırmak en büyük keyfim.

Bloguna daha önce göz atmamış okuyucularımız için biraz anlatır mısın peki, neler bulabilirler?
Bloğumda yeni anne olmanın en güzel tarafları, en zor tarafları, hayattan alınan küçük zevkler, güncel olaylar, kısacası benim gözümden annelik ve hayatın doğal akışında, acısı ve tatlısı yer alıyor.

Blog yazıyor olmanın ne gibi faydaları oldu senin için?
Çok yoğun tempolu iş hayatından sonra, tam zamanlı annelik ve ev hanımı olmak, belli bir zamandan sonra, bir şey üretmiyor hissi doğuruyor.Ben de birilerine faydalı olabilmek, bir şeyler üretebilmek, paylaşımlar sağlamak, bu arada da, en önemlisi geleceğe dönük bir anı defteri oluşturmak için blog yazmaya başladım.Bundan uzunca seneler sonra dönüp baktığımda, geride bıraktıklarımı görebilecek olma fikri çok güzel.

Çalışmadığınız ve blog yazmadığınız zaman ne yapıyorsun?
Yeni bir anne olduğum için vaktimin çoğunu bebeğim alıyor.Hatta ve hatta bloğum için uykumdan feragat etmem bile gerekiyor diyebilirim.Bana kalan boş zamanları, dinlenerek ve bloğuma vakit ayırarak geçiriyorum. Bebeğimle birlikte en çok yapmaktan hoşlandığımız aktivitemiz, şimdilik güneşli güzel havalarda yürüyüşlere çıkmak.

Sizce blog yazmak bir ihtiyaç mı?
Blog yazmak ihtiyaçtan öte , insanın üretmesini, düşünmesini, paylaşmasını sağlayan bir yöntem.Ben diğer blogları okuyarak çok faydalı bilgiler edindim. Annelerin tecrübelerinden faydalandım.Umarım benim bloğumu okuyanlar da benim tecrübelerimden faydalanırlar…

Bloggerlarla ilişkileriniz nasıl?
Blogları takip etmeyi çok seviyorum..Aradığım her şeyi bloglarda bulmam mümkün.Diğer annelerin neler yaptığını, neler düşündüğünü görüp,kendi eksiklerimi ve artılarımı anlama fırsatım oluyor.Bu doğrultuda kendimi geliştirip, eksiklerimi tamamlayabiliyorum.Çocuk büyütmek çok zor… Bu zorluklarda yalnız olmadığımı görmek bana destek oluyor.

Takipçilerinizle en çok neleri paylaşmayı seviyorsunuz?
Güncel hayata dair her şeyi paylaşmayı seviyorum.Bebeğimin gelişimini, yaşadığım tecrübelerimi, başıma gelen komik olayları, aklınıza gelebilecek her şeyi bloğumda paylaşabilirim.

Diğer sosyal ağlar ve blogları karşılaştırdığınızda blogların artıları nelerdir?
Bloglar, kişilerin hayallerini , hissettiklerini, tecrübelerini, görüşlerini, hayatları ile ilgili tüm ince detayları, samimiyetle paylaştıkları ayrı bir dünya…

Son olarak Blogger Anneler için neler söylemek istersiniz?
Anneleri bir araya getirme fikri çok güzel. Bu birlikten kim bilir neler doğar.Annelerin birlikteliğinden doğan güç ile çok güzel projelere imza atılabileceğini düşünüyorum. Anneler her şeyin üstesinden gelebilir….

İzleyicilerimize sizin eklemek istediğiniz bir şeyler varmı?
Hayatı ve hayata dair her şeyi paylaşmak güzel. Sevinçler paylaştıkça çoğalır, hüzünler paylaştıkça azalır.

8 Mayıs 2012 Salı

blogger anneler


"Blogger Anneler" gurubunu ilk keşfettiğimde çok sevindim.Benim gibi bir sürü annenin bloglarına ulaşmak ve onların yaptıklarından haberdar olmak için ben de onlardan biri olmak istedim ve bloguma daha ilk günden "blogger anneler" logosunu ekledim.
 
Blogları takip etmeyi çok seviyorum..Aradığım her şeyi bloglarda bulmam mümkün.Diğer annelerin neler yaptığını, neler düşündüğünü görüp,kendi eksiklerimi ve artılarımı anlama fırsatım oluyor.Bu doğrultuda kendimi geliştirip, eksiklerimi tamamlayabiliyorum.Çocuk büyütmek çok zor… Bu zorluklarda yalnız olmadığımı görmek bana destek oluyor.

Anneleri bir araya getirme fikri çok güzel. Bu birlikten kim bilir neler doğar.Annelerin birlikteliğinden doğan güç ile çok güzel projelere imza atılabileceğini düşünüyorum. Anneler her şeyin üstesinden gelebilir….

Anneleri bir araya getirme fikrinin sahibi "Fotografik Hatıralar"'a birbirimizi bulmamıza yardımcı olduğu için teşekkürler...
 Fotoğrafik Hatılaralar

iyi ki doğdun teyze!!

Bugün teyzemizin doğum günü...

Birtanecik teyzemiz, iyi ki doğdun,iyi ki varsın... Sana nice kocaman, mutlu sağlıklı,uzun yıllar diliyoruz.Hayatın hep bahar gibi olsun...Yüzün hep gülsün...Her zaman mutlu ol...

Emir erim ve ben seni çok seviyoruz:)


7 Mayıs 2012 Pazartesi

6. ay doktor kontrolü

Bu cumartesi altıncı ay kontrolümüz için doktora gittik. Her ay normalin üstünde gelişlim gösteren Emir erim bu ay duraklamaya geçmiş.Bu ay kilo almamışız, boyumuz da uzamamış.Biraz moralim bozuk olarak hastaneden ayrıldım.Acaba sütüm mü azaldı diye kara kara düşündüm.Böyle bir olasılık tabi ki var ama, diğer bir olasılık da sütün yeterli olmasına rağmen, bebeğimin ihtiyacı olan kaloriyi karşılayamaması.Bu aylarda kalori ihtiyaçları, hareketlenmeyle, artıyormuş.Ben yine de sütümü arttırmak için su tüketimini arttırdım.

Bu ayın bir önemli olayı da ek gıdaya geçişimiz... Şimdiye kadar anne sütünden başka bir şey bilmeyen bebeğimi, yeni gıdalarla nasıl tanıştıracağız bakalım? Beni biraz telaş aldı.Yeni bir dönemin başlangıcı olacak bizim için...

İlk denemeyi dün yaptık.Pek de başarılı olamadık maalesef.Ancak bir iki kaşık yedirebildim sadece.Menümüz söyle;



Sabah 11:00 ;   meyve suyu ( Biz ilk denemeyi çeyrek elma suyu olarak yaptık)
Öğleden sonra16:00 ;yoğurt ( Ben evde ilk defa yoğurt yaptım. Çok da güzel oldu...)
Akşam 20:00; muhallebi ( Tarifini isteyene verebilirim. Pirinç unu ve devam sütü ile yapılıyor)

Bir hafta sonra öğlen menüsüne sebze çorbası eklenecek.


Anneannemizin , Emir erimin kilo almamasına yorumu;  direkt olarak benim düzgün beslenmememden kaynaklı sütümün azaldığı ve Emir erimin aç kaldığı şeklinde oldu..Ben ne kadar güzel besleniyorum desem de, pek ikna edemedim:) .Bir de Anneanne ve Babaannemiz ek gıdaya her nedense pek sıcak bakmıyorlar:) Ne zamana kadar emecekse!İlla ki benim bebeğim de normal yemeklerle bir gün tanışacak... Bunun içinde belirlenen dönem, bütün bebekler için altıncı ay.Bu bizim seçimimiz değil. Yoksa biz de çok memnunuz anne sütünden.Zahmetsiz, kolay, her yerde hemen hazır, tertemiz:)Ek gıda olayı çok zahmetliymiş.Pişir ılıt, soğut,sterilize et,yedir,yemezse üzül....
Bu doktor kontrolümüz sonucunda aldığım diğer bir karar da doktorumuzu değiştirmek.Doktorumuz çok seri muayene ediyor.Soru sormaya bile çekiniyor insan...Baştan beri aynı şekilde düşünüyordum ama artık kararım kesin.Yeni doktor arıyorum.Umarım aradığımı çabucak bulurum:)

Bizde durumlar şu sıralar karışık biraz:) Süt var mı ?yetiyor mu? sendromlarına geri döndük... Bakalım yeni doktor arayışımızda ve yeni muayenemizde bizi neler bekliyor olacak?Ek gıda meselesinde başarılı olabilecek miyiz?En önemlisi de Emir erime kilo aldırabilecek miyiz? yedinci ay doktor kontrolümüzde göreceğiz...





5 Mayıs 2012 Cumartesi

anne sütü

Yeni anneler ve anne adayları için,emzirmek ve anne sütü ile ilgili naçizane tavsiyelerimi ve düşüncelerimi paylaşmak istedim;

Nedenini anlayamadığım şekilde mamaya teşvik etme çabaları olan doktorlar var. Bebeğin en ufak  kilo alımında yavaşlama olduğunda hemen mama verilmesi gerektiğini söylüyorlar.Annenin en hassas dönemleri olan doğumdan sonraki ilk günlerde  “sütün yetmiyor” şeklinde baskılar yapılabiliyor.  Bu baskılar çoğu zaman, annenin en yakınları tarafından geliyor . Anne,kayınvalide,komşular,arkadaşlar , hatta eşler bile , bazen farkında olarak bazen de farkında omadan ,anneye, süt ve emzirme ile ilgili olumsuz yorumlarda bulanabiliyorlar..Anne zaten bu dönemde panik halinde ve çoğu zaman da tecrübesizlikten etrafındaki olumsuz yorumlardan çok çabuk etkilenerek, emzirmekten vazgeçebiliyor. O an için kendini yetersiz hissedip, bebeğinin her ağlamasını, onun aç olduğu yönünde değerlendirebiliyor.Bu korku içinde de hemen mamaya sarılabiliyor.

Mama denilen yapay şeyin içinde neler var acaba? Anne sütü mucizesinin yerine hangi mama geçebilir ki? Mama şirketlerinin ticari tuzağı, ağlarını çok sinsi bir şekilde, tüm yeni  annelerin üzerine atmış durumda. İstemli ya da istemsiz bütün yeni anneler bu tehlike ile karşı karşıya kalıyor maalesef. Bence ,hastanelerde, anne sütü ve emzirme, hemen doğumun ardından teşvik edilmeli,  emzirme ile ilgili doğum sonrasında,  yeni anneye yeteri kadar destek olunmalı ve anne sütünün önemi çokça anlatılmalı.Ben bu konuda yeterli desteği aldığımı söyleyemiyorum maalesef...

Anne sütü sadece  protein,vitamin içermez, aynı zamanda hastalıklara karşı savunma hücrelerini de içerir ve bebeğin doğal olarak bağışıklık sisteminin gelişmesini sağlar.Tüm bunların yanında emzirmek, bebek ve anne ile arasında sıkı bir bağın oluşmasını da sağlar, bebeğe sevgimizi ve  huzurumuzu yansıtmanın en güzel yoludur.

Emzirmek,bebek huzursuzlandığında onu yatıştırmanın en kolay ve güzel yöntemidir, bu yüzden emzirmede sınır konulmamalı, bebek ne zaman  isterse, o zaman emzirilmelidir.Bebek memeyi bırakmadan anne emzirmeyi sonlandırmamalı,aksi takdirde bebeğin anneye olan güveni sarsılabiliyor.Memeyi her an doymadan kaybetme korkusu onu derinden etkileyebiliyor.Unutmayalım onlar daha minicikler dünyayı da annelerini de yeni yeni tanımaya çalışıyorlar:)

Sütüm yok korkusu bir kısır döngü gibi... Sütüm yetmiyor diye strese girdikçe olan süt de azalıyor.Pozitif düşünüp inanmak gerek. Beslenmeye özen göstermek çok çok önemli. Bol sıvı tüketimi, vücudun süt üretimini gözle görülür şekilde arttırıyor.En önemlisi de uyku. Uyku süt üretimindeki en önemli unsurlardan biri...

 İlk zamanlarda, emzirme teknikleri ile ilgili annede sıkıntılar oluşabiliyor. Ben bu sıkıntıların hepsini yaşadım.ilk haftalarda, sezeryan doğumdan dolayı sütüm gelmediği için bebeğimi yeterli besleyemedim.Mecburen istemediğim halde az da olsa mama vermek zorunda kaldım. Mama takviyesini sadece ilk iki hafta çok kısıtlı miktarda yaptım ve asla biberon kullanmadım. Günde en fazla iki kere 30 cc kadar mama verdim. Onun dışında sürekli emzirdim. Süt gelene kadar uğraştım durdum. Süt yapacak ne varsa araştırdım ve sürekli  yedim içtim. Sonunda  sütüm geldi, üstelik de  bebeğime yetecek kadar. Hatta ilk anda çok fazla ve birden gelen süt ateşlenmeme neden oldu.Fazla sütü pompalayarak boşaltmak zorunda kaldım.Sonrasında yanlış emzirmeden dolayı inanılmaz acılar yaşadım ama yine de pes etmedim. Sonuçta ben ve bebeğim kazandık. Bu zorlu süreci mutlu bir sonla atlatmayı başardık.Her anne bebeğini besleyebilir yeter ki istesin ve inansın...

Son söz:) Sağlıklı bebekler anne sütü ile büyür...Sağlıklı nesiller için anne sütü gerekli..

4 Mayıs 2012 Cuma

ücretsiz hamilelik eğitimi


Bir süredir anneysen.com' da yazılar yayınlıyorum. Düzenledikleri ücretsiz hamilelik eğitiminden daha fazla kişinin faydalanabilmesi için duyurmamı istemişler. İlgilenen, hamile anne adayları için buradan duyurmak istedim...

Universal Hastaneler Grubu ile Ücretsiz Hamilelik Eğitimi

12 Mayıs 2012, Cumartesi günü saat: 10.00 - 13.00 arasında, Universal Çamlıca Hastanesi’nde düzenlenecek eğitime kayıt için anne adayları www.anneysen.com dan bilgi alabilirler.


Eğitim Programı
09.30  Karşılama ve Kayıt

10.00  Hamilelik döneminde yapılması ve dikkat edilmesi gerekenler, yaptırılması

gereken testler ve doğum yöntemleri

Op. Dr. Ebru Füsun Işık, Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı

 10.30  Hamilelik döneminde ve doğum sonrasında beslenme rehberi

Dyt. Samet Yağlı, Sağlıklı Beslenme ve Diyet Uzmanı

 11.00  Ara

 11.15  Emzirmenin püf noktaları ve teknikleri, bebeğin evdeki ilk günlerinde

dikkat edilmesi gerekenler (yenidoğanın beslenmesi, banyosu, masajı, bakımı)

Zeynep Ekşi, Eğitim Hemşiresi

 11.45  Yenidoğandan toddler dönemine ev kazaları ve ilk yardım teknikleri

Dr. Serhat Çehreli, Acil Servis Koordinatörü

 12.15  Ara

 12.30  Hastane tanıtım turu

yeniden çekirdek aileyiz...


Dedemiz ve anneannemiz evlerine geri döndü... Biz yine çekirdek aile olduk.Anneannemizin hazırladığı güzel kahvaltılar da bitti haliyle:) Sabahları hazır sofraya uyanmak ne güzelmiş...İnsan rahata çabuk alışıyor. Anneannemiz gelince evin havası değişiyor.Her yer tertemiz oluyor ,mis gibi kokuyor.Kalabalık olunca, evde zaman curcuna ile nasıl geçti  hiç anlayamadım...Şimdi Emir erimle yine baş başayız...
Yarın sabah 6. ay doktor muayenemiz var. Bakalım ne kadar büyüdük?Ek gıdaya başlama zamanımız geldi. Bizi yeni bir süreç bekliyor. Doktorumuz yarın yeni beslenme düzenimizi ve  neler yememiz gerektiğini anlatacak.Yeni yeme düzenine geçişimiz nasıl olacak çok merak ediyorum.Biz böyle çok iyiydik aslında... Her daim taze sıcak süt:)

teyzemizin sergisi

Haftaya, teyzemizin sergisi var... Çok heyecanlıyız... Emir erim, ilk defa sanatsal bir etkinliğe katılacak.Teyzesinin, kişisel resim sergisinin açılışına gidecek.

Sanatla ilgisi olanlara duyurulur...Teyzemiz diye söylemiyoruz ama, çok güzel bir sergi olacak:)

artSümer



açılış 10 Mayıs, Perşembe, 18:00
opening Thursday, 10 May, 6 pm


"incir ağacı" / "fig tree", 2012, 183x83cm, ahşap üz. yağlıboya / oil on wood

artSümer  Gökçe Er’in ikinci kişisel sergisi “Zemin Kontrol”’e ev sahipliği yapıyor.
İlk  sergisi “Çık Dışarı”da mekanların içine kapanıp kalmış figürler bu kez dışarı çıkıyor.
Mekanın içini dışarı çeviriyor; iç ile dış, alt ile üst arasında kalmış karakterler yaratıyor Gökçe Er; herşeyin üst üste gelişi gibi, birdenbire oluşu gibi.

Sanatçı, zeminin kayganlığını resmin zamanında donduruyor. Yeni olan, oysa tanıdık mekanı arıyor. Kişinin nerede olduğunu sorguladığı, unuttuğu, yakınlaştığı yeri hatırladığı, suyun altına daldığı, nefesini tuttuğu gerçek üstü mekanları. Figürler, kendilerinden uzak, birbirleriyle buluşamadıkları mekanda, yüzlerinin ifadesizliği ile örtüşen bir garipseme içinde. Perspektif, dağınık.

Gökçe Er’in bu duyguyu çoğaltmak için kullandığı yöntemler var. Birden fazla zemin, dikey aksta yükseliyor tablolarının üzerinde. Birbirine girmiş ormanlar, havuzlar, çöller, denizler, rüyadan koparılmış karanlıklar ve tropik yakınlıklar, yeşiller... Köklerine uzanmak ve dışa çıkmak... Resmin farklı yüzeylerini birbirine bağlayan tanıdık nesneler ya da anlar kullanıyor sanatçı ve soruyor; “Bir sanrı yarattığımızda  gerçeğin kendisi de bir sanrıdan ibaret olabilir mi?”

Kimliğe  giden alt üst bir yol arayışı Er’inki. Karakterleri yeni, bölünmüş, yer değiştirmiş, tanıdık mekandalar; yalnızlar. Beraberlerken de yalnızlar. Neredeler?
“Zemin Kontrol”, kişinin nerede olduğunu yeniden sorgulayan  bir sergi.
10 Mayıs'ta artSümer'de.


2 Mayıs 2012 Çarşamba

kalabalık aile

Bu hafta, kocacığım iş seyahati nedeniyle, tüm haftayı şehir dışında geçirecek. Benim tutulmuş sırtım ve Emir erimin diş çıkarma huysuzlukları da birleşince, bu haftayı oğluşumla, yalnız atlatamayacağımıza karar verdik:) Hafta sonu ailecek, anneanneyi ve dedeyi ziyarete gitmiştik.Parlak bir fikirle yalnız kalmamak için, dönüşte onları da yanımızda getirdik.Şimdilerde kalabalık bir aileyiz. Evde bir curcuna söz konusu:)Bu hafta hep birlikteyiz...Benim sırt ağrılarım biraz azaldı, ama hala devam ediyor.Emir erimin de huysuzlukları...Bakalım hangisi önce bitecek? Sabırsızlıkla bekliyoruz:)

Emir erim, bu gece ilk defa, dedesi ve anneannesi ile sosyalleşti. Dedesi, bizi yemeğe götürdü.Biraz huysuzluk olsa da yemeğimizi güzel bir şekilde noktalamayı başardık.

Ben kalabalık bir ailede büyüdüm;annem ,babam,ben, kız kardeşim, babaannem,dedem hatta ninem...
Akrabalarım da kalabalıktır. Anne tarafım altı kardeş, baba tarafım da üç kardeş.Her birinin en az iki çocuğu olduğu düşünülürse, kuzen sayısı da bir hayli çok...Haliyle bu kalabalıkta çocukların eğlencesi hiç bitmezdi.Bu kadar kuzenle ,bayramlarda cümbür cemaat aynı evde toplanınca gürültüyü siz düşünün:)Tabii biz eğlenirdik ama büyükler bu duruma nasıl dayanıyordu onu hiç bilemiyorum:)
Kalabalık aile de büyümek çok güzel, bence çocuk için de çok faydalı... Ama tabi dezavantajları da yok denemez.Şimdi kendim için, çocuğumu sürekli anneanne ,babaanne ve dedeyle birlikte büyütmeyi düşündüğümde, çocuğun nasıl şımartılabileceğini, anneyi daha az dinleme ihtimalini ve çocuğu disipline sokmanın çok daha zor olacağını, tahmin etmek hiç de zor değil.Anneannelerin,baba annelerin, dedelerin, toruna düşkünlükleri hesaba katılınca bunların olması çok doğal.Bence en ideal çözüm beraber oturmaktansa, yakın mesafede oturup sık sık görüşme imkanı yakalamak...

Şanslıyım ki, dört kuzenlerimle, hamilelik dönemlerimiz çok yakın aralıklarla ve sıralı oldu.Benim çocuğum ikinci kuşaktan da olsa, yine kalabalık bir kuzen gurubuna sahip olabilecek.

Aile çok önemli.Kalabalık aileye sahip olup,onlarla birlikte büyüyebilmek çok güzel...Şimdilerde artık o eski kalabalık ailelerin güzellikleri kalmadı.Akrabalar ,sadece bayramdan bayrama birbirini görebiliyor,o da eğer bayram izni tatil olarak değerlendirilmezse...Umarım benim bebeğim de benim gibi kalabalık bir aile ile büyür. Akrabalarını sık sık görme ve onlarla, mutlu mutlu cümbür cemaat, kalabalık bayramlar geçirme şansına sahip olur...