7 Nisan 2012 Cumartesi

acemi blogger

Heyecanla başlayıp bir heves tüm gece uğraşıp ilk blogumu oluşturdum. Takip eden günlerde sürekli  şunu da yazmalıyım diye kafamda yazılar dönüp durdu. Aradan uzun bir süre geçti ve ben daha bir satır yazı yazamayıp bilgisayarımı bile açamadım. Biraz ümitsizliğe kapılıp ben bu işi yapamayacağım herhalde diye düşündüm.Sonra da dedim ki bu bir okul ödevi değil, iş için hazırlan rapor değil...zevkle ve istekle yapıp, oğlum ve kendim için gelecekte bakıp yüzümüzü gülümseten bir anı defteri olmalı.

Bloglarla tanıştığım ilk günden beri yazanları sürekli takdir eder dururdum. Bunca şeye nasıl vakit buluyorlar , bunca yazıyı nasılda derleyip toplayıp yazabiliyorlar ? Hayatım boyunca hiçbir zaman yeteri kadar düzenli olamadım. Resimlerim hep orada burada dağınıktır. Kıyafet dolabım toplandıktan sonra en fazla 1 ay düzenli kalabilir. Ev işleri desen tam bir kabus. Tüm bunları muntazam yapıp üstüne bir de fıstık gibi görünen kadınlara her zaman hayret ederim. ( biraz da özenirim) Düzensizliğim için hep söylediğim bir de bahanem var. Ben yaparsam en mükemmeli olsun isterim bu yüzden de hep çok detaya inerim. Hal böyle olunca iş gözümde çok büyür, yeterli vakit olmaz  ve hiç bir şeye başlayamadan bir sonraki zamana ertelenir. Buradan şuna bağlamak istiyorum (epey uzun bir bağlaç oldu ama). Buraya eklemek istediğim fotoğraflar bile orada burada darmadağınık haldeler. Öncelikle onları bir düzene sokmam gerekiyor.

Aslında blog oluşturmaya hamile kaldığım ilk gün başlamak istemiştim. Doğum yapalı 5 ay oluyor... Yani başlamam bile bir seneden uzun sürmüş.Neyse yine de çok geç kalmış sayılmam. En azından başlayabildim.Aslında biraz da düşündüm ben ne yazacağım  şimdi diye . Yoğun iş temposunda evden işe, işten eve... arada yaptığım hiçbir değişiklik yok , hiç ilginç bir olay başıma gelmiyor. Her gün aynı şeyleri yazıp ileride bu hayatımı okuyunca pişman olmak da var ... Hiç mi birşey yapmadın çalışmak dışında demek de var. Sonra da  düşündüm ki hayat ayrıntılarda gizli. Önemli olan benim baktığım göz,  gördüğüm güzellikler. Heyecan dolu bir hayat sadece gezip tozmak, çılgınca eğlenmek değil,  ayrıntılardaki güzellikler.

Ben otuzlu yaşlarıma geldiğimde, insan oğlunun doğası gereği, müthiş bir üreme arzusu ile çocuk sahibi olmak istediğimi fark ettim. Maalesef doğa ana kadınlara ve erkeklere aynı anda bu isteği vermiyormuş.Kocacığımı ikna etme çabalarım sırasında, doğa ananın da bana desteği ile, bir de baktım ki hamileyim. Bu haberi kocacığımın öğrenmesi maalesef o filmlerdeki mutlu sahneler gibi olmadı. Kaygılı gözlerle bana bakıp "biraz erken oldu galiba ... ne yapacağız şimdi biz" gibi çoğunu hatırlayamadığım  bir sürü cümlesi ve tabi benim o kadar çok istememe rağmen kafamda binlerce soru işareti ile geçirdiğimiz şaşkın günler...

 Şimdilik bu kadar.... aslında ne kadar da çok yazasım varmış... Ben bile şaşırdım.Vaktim olsaydı bir bu kadar daha yazacaktım... ama şimdi dışarı çıkıp güzel çilek mevsiminin tadını çıkarmak istiyorum.

3 yorum:

  1. sevimli bir blog daha yasasın....blogger annelerden geliyorum.
    bizede bekleriz:)
    mugeninlistesi.blogspot.com

    YanıtlaSil
  2. hoşgeldiniz ben de acemiyim daha bloğumu bile düzene sokamadım siz düzen vermişsiniz:) çok cici bir blog.

    YanıtlaSil
  3. şimdi farkettim blogunuzu hiç te acemice değil :))
    ama bebekle birlikte blog okumak bile lüks sayılırken bence yazıyor olabilmek büyük ayrıcalık bizde bekleriz defnevederin.blogspot.com

    YanıtlaSil