20 Nisan 2012 Cuma

evvel zaman içinde...

Ben,  çocukluğunu sokaklarda,doya doya geçiren son şanslı nesillerden biriyim...Bunda çocukluğumu küçük bir kasabada geçirmiş olmamın da etkisi büyük.Bilmiyorum, İstanbul'da olsam böyle bir çocukluk geçirebilir miydim acaba?  Benden sonraki kuşaklar, yavaş yavaş çocukluklarını , evlere mahkum geçirmeye başladılar maalesef . Doya doya, koşup oynayamadan.

Benim çocukluğum çok güzeldi.Yaz tatillerinde, sokaktan içeriye sokamazlardı bizi.Yemeğimizi bile dışarıda yerdik.Sokaklarda elimizde  koca bir dilim salçalı ekmekle doyardık. Annelerimiz bizi arada kontrol ederlerdi ama öyle çok da merak etmezlerdi.Bilirlerdi ki sokaklar güvenli.Yaz yağmurlarında sel sularında çıplak ayak gezerdik. Güneşten ellerimizin üstü kararır  içi bembeyaz kalırdı.Hıdırellezde ateş yakıp, bütün mahalle üstünden atlardık. Ağaçlardan meyve toplardık.Yıkamadan yerdik.Öyle dershaneye falan gitmezdik.Özel okullarda da okumadık hiç birimiz.O aktivite senin bu dershane benim koşturmadı annelerimiz bizi oradan oraya.Doya doya meyve yedik.Sanki o zaman hepsinin tadı daha güzeldi.Belki de ben öyle hatırlıyorum.Bütün çocuk oyunlarını oynamışlığım var benim.

 Bisiklete binmeyi de sokakta öğrendim. Doya doya gezdim, araba çarpacak korkusu olmadan.Bilgisayar yoktu o zaman. Karşısında saatlerce oyun oynayan çocuklar da yoktu .Kimse televizyon bile izlemezdi.

 Bunları yazınca, kendimi biraz yaşlı hissetim :)

Şimdi içimde bir korku var.Benim çocuğum acaba benim kadar güzel bir çocukluk geçirebilecek mi?Sokaklarda doya doya oynayıp, ağaçtan meyve yiyebilecek mi?Çocukluğunu benim gibi güzel hatırlayabilecek mi ? Ben ona böyle bir çocukluğu nasıl yaşatabilirim? Bu mümkün mü acaba?

Ben de yeni nesil bütün anneler gibi, sürekli okuyup duruyorum .Daha iyi nasıl anne olabilirim diye.Okudukça kafam karışıyor. Nedense okudukça, korkuyorum,öğrendikçe onu öyle yapmalıyım, bunu böyle yapmalıyım diye bin tane şey uçuşuyor kafamda. Tabi ki, her öğrendiğimi uygulamam türlü sebeplerden mümkün olamıyor ve olamayacak da çoğu zaman.Bu sefer de al sana, nur topu gibi bir vicdan azabı.Acaba ben iyi bir anne olabilecek miyim diye...

Eskiden olduğu gibi, küçük bir kasabaya taşınsak,oğluşu orada sokaklarda büyütsek. Dershanelerde telef etmesek.Anneliği de kitaplarda yazdığı gibi değil de içimden geldiği gibi yapsam...Olur mu acaba ? Maalesef... Ne  zaman o zaman, ne çocuklar o çocuklar, ne de anneler o anneler...

Bütün çocuklar bilgisayar kullanırken, oğlum sen git dışarılarda oyna, gez desem.Mutlu bir çocuk ol desem...Bilgisayar göstermesem ona... mümkün mü? Değil galiba... Zaten dışarıda oynamak için arkadaş lazım... Bütün çocuklar evlerinde bilgisayarları ile oynarken , arkadaşı nereden bulacak?

Belki bu hayallerim bir şekilde mümkün olur... Olamasa da iki düzenin ortasında, bir yol tutturup, elimden geldiğince, mutlu bir çocukluk yaşatmak istiyorum oğluma...  Bütün anneler gibi...



6 yorum:

  1. offf içimdeki çelişkileri ve vicdan azaplarını ne güzel anlatmışsın. Sanırım hepimiz aynı durumdayız. Çocukluk anılarımızın güzelliği ile şimdiki zaman arasında bebelerine nasıl bir hayat sunacaklarını bilemeyen endişe yüklü annecikleriz hepimiz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. evet , gerçekten de endişe yüklü annecikleriz :) herşeye rağmen hayat yine de güzel, bebekleimizle daha da güzel :)

      Sil
  2. sokakta oynamanın, koşmanın, ağaca çıkmanın, kirlenmenin tadını bilenlerdenim bende... Öyle güzel anlatmışsın ki, öyle yürekten, bir çoğumuz bu endişeleri paylaşıyoruz. Ben inanıyorum ki bunların kaygısını yaşayan anneler, bu zorlukların üstesinden gelecek. Bir çoğumuzun blog açmasının sebebi çocuklarımız değil mi? daha çok paylaşıp daha doğrusunu bulacağız belki de... Kitap okuyacağız, araştıracağız, bir bilene soracağız ama en önemlisi bence ne yaparsak yüreğimize soracağız ve sevgiyle çözeceğiz tüm problemlerimizi ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sevmek, sevilmek herşeyin ilacı.. doğayı sevmek, hayvanları sevmek, yeşili sevmek, insanları sevmek,hayatı sevmek, en önemlisi kendimizi sevmek... sevgiler,

      Sil
    2. Arkadaşlar ben bir öğretmen olarak bilimsel verilere de dayanarak naçizane fikrimi paylaşayım.Zaman hangi zaman olursa olsun televizyon ve bilgisayarın çocuklara hiçbir faydası yoktur.Bunlardan uzak kaldığı zaman hiçbir kaybı olmaz.Tabi bunların yerine ona o sizin çocukluğunuza benzer ortamları mümkün olduğunca sağladığınız sürece.Doğayla,arkadaşları ve kardeşleriyle içiçe ve özgürce yaşayan çocuklar daha mutlu ve olgun bireyler oluyorlar.Zamanı gelince bilgisayarı öğrenir onlar zaten.Bizim köylerde tek odalı evlerde büyüyüp çok kaliteli okullara gidebilen evlerinde her türlü imkan olduğu halde bir türlü büyüyemeyen bir sürü öğrencimiz oldu.Herşeyi doğasına bırakın.Dere yatağını bulur.

      Sil
    3. bilgilendirici yorumunuz için çok teşekkürler...elimden geldiğince kendi çocukluğum gibi bir çocukluğu, bebeğime yaşatmak istiyorum... umarım bunu başarabilirim. sevgiler...

      Sil